5 Nisan 2013 Cuma

ANCONA HİKAYELERİ





1.Gün

Uçakla ilk kez Roma’ya geliyordum. İlk gözüme çarpan normal insanların suratlarındaki gergin ifadeydi. Hiç oyalanmadan,  Lanet Termini Istasyonu’na giden otobüse bindim. Yolu seyretmeye başladım. Her taraf outletlerle ve boktan fabrikalarla doluydu. Roma’ya mı gidiyorum yoksa Gebze’ye mi gidiyordum belli değildi. Dikkatimi çeken, şehir dışındaki taklit kiliseydi. Kilisenin yeni yapıldığı çok belliydi, eski klasik mimari taklit edilmişti. Italyanların mimari konusunda son derece hassas olduğunu düşünüyordum fakat bu da ülkedeki herşey gibi değişmeye başlamıştı. Termini Istasyonu’nu yeniden görmek midemi bulandırdı. Esenler Otogarından hallice bir yerdi. Pislik içinde boktan görünüşlü bir sürü zenci, mağribi, ispanyol ve serseri gençlikle dolup taşıyordu.

Ancona’ya tren biletini makinadan aldım. Tabiiki üzerinde bir sik yazmıyordu. Ancona peronu olduğunu düşündüğüm 2. Peronda beklemeye başladım. Başım çatlıyordu. Fakat istasyonda sigara içmenin yasak olduğuna dair ibareler görmüştüm. Önümde milf diye tabir ettiğimiz  bir kadın sigarasını yaktı ve seksi bir şekilde içine çekti. Etrafıma baktım, yasağı kimse siklemiyordu. Ben de bir tane yaktım. 6 saat sonra yaktığım sigara elbette çok iyi gelmişti. Bir herif yanıma geldi ve bir şeyler sordu. Bi bok anlamadım. Bilmiyorum dedim. Teşekkür etti. Iy bir adamdı. O anda sağ tarafımda Marjinal ama nefis bir hatun gördüm. Uzun biçimli bacakları vardı. Sağ bacağındaki çorabın yırtık olması hatuna daha da bir seksilik katıyordu. Dediğim gibi nefis bir kadındı. Sonra temiz yüzlü iyi giyimli bir adam yanıma geldi ve Ancona treninin nerden kalktığını sordu. Burdan dedim. Emin misin diye sordu. Emin değildim. Gazete satan büfe soracağını söyledi. Adamın gidişini izledim. Sordu ve başıyla bana dönüp hayır dedi. Adamın yanına gittim. Bu taraftan dedi. Ben de peki dedim. Memleketimi sordu. Yabancı olduğumu anlamıştı. Türk’üm dedim. Türkiye’ya motosikletle gittiği gezisini anlattı. Elbette her İtalyan gibi Kapadokya’yı da ziyaret etmişti. Italyanların Kapadokya fetişisti olduklarına emin olmuştum. Türkiye’ye yeniden gideceğini söyledi. Gideceği yeri telaffuz etmeye çalıştı, başaramadı. Tamamen beyazlar içinde bir yer dedi. Pamukkale mi diye sordum. Ha ! evet dedi. Ben de kendi hikayemi anlattım. Fakat bir türlü kodumunun peronunu bulamıyorduk. Tam o sırada marjinal hatun yanımızda belirdi. Peron bu tarafta dedi. Yanımdaki adam nedense hatuna thank you dedi. Adam hangi milletten olduğunu şaşırmıştı. Şaşırmışsın Italyan dedim içimden Murat Kosova gibi. İkimizde önümüzde trene doğru giderken hatunun götünü seyrettik. Treni ucu ucuna yakaladık. Ağzına kadar doluydu. Adamla yanyana oturamadık. Buna memnun oldum. Önümde 6 saatlik tren yolculuğu vardı, adam ne kadar iyi biri olsa da kendimle başbaşa kalmak istiyordum. Yanına oturabileceğim taş gibi bir hatun aradım. Yaşlı bir kadının yanına oturabildim.

Yolculuk çok iyiydi. Yem yeşil dağların arasından ilerliyorduk. Tam çaprazımda fırlama bir herif vardı. Önündeki çirkin karılara şaklabanlık yapıyordu. Kadınlarda roketatar kahkahalarını adamdan esirgemiyorlardı. Çok hızlı konuşuyordu. Dediklerinden bir şey anlamadım. Yanım New York’taki Little Italy tipleri ile doluydu. Bir amca ve iki teyze vardı. Bereli dayıları, başörtülü teyzeleri özlemiştim. 3 saat sonra yine başım çatlamaya başladı. Tuvalette sigara içebileceğimi hatırladım. Tabiiki sigara içmek yasaktı ama kimse siklemiyordu. Tuvalette sigaranın keyfini çıkarıp dışarıdaki yemyeşil dağları izlerken, tuvalete bir kadın daldı. Kapıyı kitlemeyi unutmuştum. Bilet kontrolcusu diye götüm çıktı. Ortalıkta hiç bir bilet kontrolcüsü gözükmüyordu. Boşu boşuna tren bileti almıştım ayağımı sikeyim. Tuvaletten dönerken temiz yüzlü bana yardım eden adam selam çaktı. İçtenlikle selamını aldım. Koltuğuma oturdum ve ayaklarını diğer koltuga uzattım. Yolculuk bitmek bilmiyordu. İki sigaradan sonra Ancona'ya vardık. Hosteli çabucak buldum. Resepsiyondaki adam tabiiki ingilizce bilmiyordu. Bana boktan ağır bir anahtar verdi. Odaya girdim, 5 tane yatak vardı. Birine yerleştim. 1 saat sonra Tunuslu bir herif odaya girdi. Muhabbeti hiç çekilmiyordu. Dışarı çıktım, bir şeyler yedim. Dödüm ablama mail attım. Facebook'taki güvenlik sorusunu hatırlayamıyordum. 3. denememden sonra hesabım kilitlendi. Çıkıp dolaştım. Dödüğümde herif uyumuştu. Bir kez daha Facebook hesabıma girmeyi denediğimde resimlerinden arkadaşlarımı bilmemi istedi. Ercan, Hakan, Aqa, Mehmet Mutlu Abi ve Jesse'yi işaretledim. Hesabıma girdim. Bir süre sonra odaya bir Çinli girdi. Ne Italyanca ne de İngilizce biliyordu. Yatacağı yatağı gösterdim. İkimizde hayvan gibi horlayan Tunuslu herif yüzünden bir süre uyuyamadık. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder