Dostlarım, Istanbul’a
döndüğümden beri, belki Cengiz Üstün’ün “Macerayı seven adam “ karakterinde
olduğu gibi bir adrenalin tutkumdan dolayı belki de beş parasız olduğumdan, annemin
65 yaş üstü akbilini vapur, tramway ve metro’da ücretsiz geçmek için ve de
tabii ki bir kanun kaçağı olmanın hazzını yaşamak için kullanmaktayım. Topkapı
surdibindeki otobüs duraklarında 28’in kapısının açılmasını beklemekteydim.
Sigaramı içerken, şoförün otobüsü terkedip şoför mahallini boş bıraktığını
farkettiğim anda karşı konulmaz macera tutkuma yenik düştüm. Evet! Annem’in
akbilini bir kez bile olsa otobüste de kullanmalıydım! tam zamanıydı ! Sigaramı yarısında attım. Etrafıma bakmadan otobüse bindim ve akbili bastım. o muazzam ‘ dı,
dı ‘ sesi otobüsün içinde yankılandı. Tam otobüs’ün içlerinde doğru
ilerleyecekken motorun başında 4 kişi birden gördüm! Kafalarını çevirmiş, hiç
bir şey demeden bana bakıyorlardı. Adeta vahşi batı kasabasının barına bir yalnız
yabancı olarak girmiştim. ‘Biz burada yabancıları sevmeyiz adamım, siktir
git’ diyeceklerini duyar gibiydim. Sessizlik içinde ve karşılıklı bakışmalarla
birbirimizin gücünü tartarken en öndeki adamın şoför uniforması giydiğini
farkettim. Lanet olsun! Sonunda lanet
olası federaller tarafından enselenmiştim! Bir süre daha bakıştık. Adam
birazdan ‘Birader 65 yaş üstü bastın. Hiç bir ayağı çukurda bir ihtiyar gibi görünmüyorsun.
Ver ulan o akbili!’ diyeceğini adım gibi biliyordum. Sessizlik dayanılmazdı ! Şoför
uniformalı sonunda ince bir sesle konuştu: “ Yanlış otobüse bindiniz, sıradaki
otobüs hemen yandaki, soför beye söylersiniz buraya akbil bastığınızı “ Beni
şoke eden adamın inanılmaz kibarlığı mıydı yoksa söylediği sözler miydi
bilemedim. Teşekkür edip rahatlamış bir şekilde arabadan indim. Diğer arabadaki
kel şoförün önünden kendi Istanbul kartımı bastım. 2.5 lira düştü. Millet
caddesi’nde trafik vardı. Şoför’den kapıyı açmasını rica ettim ve tramway’ın
turnikesine anamın akbilini basıp Beşiktaş’a doğru yola koyuldum.
9 Şubat 2016 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)