20 Ocak 2021 Çarşamba

AD REINHARDT vs FAILED ARTIST?

We were in a painting class in the primary school and Fazıl Teacher (r.i.p) asked us to have our own way to paint that day, so, there wasn’t any specific subject. After thinking little bit, I started to paint a funny bank robbery. The robbers escaping from police were stumbling on and falling down, confused gazes of the people passing by, many buildings, a butcher, a barber, a greengrocer and the construction workers digging the asphalt with electric concrete breaker.  

After 40 minutes of drawing Fazıl teacher started to wander between the desks to look upon our paintings and started to give grades. My painting got five out of five like always in the class. After grading me, Fazıl teacher gave a look to the painting of Harun which was sitting just behind me. It was like the first picture above. In fact, Harun scribbled all around the paper with a black pencil, nothing else. Fazıl teacher smiled when he saw the painting of Harun. “ My boy Harun, have you painted inside of an oven?” said by laughing. Harun answered nothing, just smiled. Then, Fazıl teacher gave Harun 5/5 grade like he gave it to me. In fact, Harun was a poor, lazy, layabout boy and he would have mostly received 2 or 3 grade from every classes of him. This one was his first five grade he ever got in his school life.

Last year, when I was just wandering in the internet, I have run into a total black painting in some website. After searching for a while, I found out that the painting was created by Ad Reinhardt which is worth one million dolar nowadays. Then, in that exact moment Harun came up to my mind after many years. Did Harun really draw inside of an oven? while he was painting in that class.

Probably not.

I have never seen Harun after primary school and herewith I couldn’t ask why he drew that painting.

If I would ask, he probably couldn’t remember.    



Umea, 2012

4 Nisan 2018 Çarşamba

THE LEFT HAND OF DARKNESS


As I did before in movie suggestions, I am once again overstepping my limit and humbly suggest you a wonderful sci-fi book which I am reading right now. Surely, you can say " Who the hell do you think you are? A book critic! I don't have time for this!" or " You haven't even finished reading the book, how dare you comment on it! And I would reply as " Hey dude, calm down. Yes, I haven't finished the book but this one is so wonderful already, I think that I should tell something about it. If you don't want to read then ......."

Anyways, by not spoiling the book: The story passes though in a planet which is named as " winter " As you can understand it is very cold planet which shaped the physiology of the homo sapiens inhabitants through evolutionary process. However the point that makes this book extreemly impressive is that these inhabitants are androgenic and only in specific times of the year they transform to male or female in accordance with their hormonal status. So, one could be male and female in the same year. It is such that a mother with a few children can become a father of another child!  Surely it is observed in nature as in snails,slugs worms, sea cucumbers/sea stars/sea urchins etc. and some fish. However ff you ask me as a molecular biologist, I would tell that it is very unlikely this transformation in such advance creature like us.

Anyways, regarding this biological phenomenon,it is a world that the sexual identity is not used for the social status and as a tool of power. One of my favourite writer, Ursula Le Guin creates very interesting psychosocial model to describe this universe as she did in her novel called as " The Dispossed ". The difference between "friendship" and "love" is meaningless; (So farewell the consept of friendzone!) the tendency of dualism to determine human thought diminished; the basis of the duality of humanity as strong / weak, protective / guarded, dominant / dominated, possessive / possessed has declined.

So long story short (damn, I finally used that phrase!), I intensely suggest this book, you will not regret it.

2 Nisan 2018 Pazartesi

KASTRASYON İLE TEHDİT EDEN SUCU




Güneşli bir pazartesi sabahı, kahvaltıdan hemen sonra sardığım sigarayı ufak balkonumuzda İstanbul manzarasına bakarak içerken, annem yolda ilerleyen artık saçlarına aklar düşmeye başlamış mahallemizin sucusunu gösterdi bana. Eşiyle birlikte Eyüp'e doğru iniyorlardı. Mikro ırkçılığın kraliçesi annem " Eski Ramili bu adamcağız, Kürt bunlar, karısı da Kürt " dedi. Onun için Türk sinemasının efsanevi jönü Cüneyt Arkın " Tatar çingenesi ", girdiği her rolün hakkını fazlasıyla veren Yeşilçam'ın kötü adamlarından Danyal Topatan " Ermeni çingenesi " Hülya Avşar ise " Kürt çingenesi ", Mustafa Keser " Elazığ çingenesi " ve bunun gibi nicesi. Onun için en yüksek ırk kendisi gibi Rumeli göçmenleri idi. Fakat onları da kategorize eder Arnavutlardan hiç haz etmezdi. Neyse konumuza dönersek, Eyüp'e doğru ilerlemekte olan mahallemizin sucusunda X-men karakterlerini kıskandıracak bir  zihin okuma yeteneği de vardır. Ne zaman suyumuz bitip depodan bozma dükkanını aradığımızda alo demenize fırsat vermeden " Yolluyorum " der ve telefonu suratınıza kapatır.

Fakat onu izlerken aklıma asıl düşen dükkanı devraldığı o beyaz saçlı Arnavut ustasıydı. Onu her zaman yaz kış demeden dükkanın önünde otururken görürdük küçükken. Mamafih, ilkokula giderken her zaman dükkanının önünden geçen mahallenin erkek çocuklarını " Çükünüzü keserim ha! " diye tehdit eder, korkudan ne yapacağını bilemeyen çocukları izleyip kahkaha ile gülerdi. Velhasıl, cinsel kimliğinin yeni farkına varmış bizleri, gelecekte cinsel hayatımızda onulmaz yaralar açacak psikolojik travmalara sokardı. Kuşkusuz fallik dönemlerimizde bize bu işkenceyi yapan adam üstat Freud'ün incelemekten heyecan duyacağı tip de bir insandı. Şüphesiz, onun da çocukluktan kalan bir travması olmalıydı. Yıllar geçti biz büyüdük, semtimiz ve hatta memleketimiz dışındaki okullara gittik ve Arnavut sucuyu görmez olduk. Şimdi hakkın rahmetine kavuşmuş mudur yoksa yaşıyor mudur bilemiyorum.

Bu da çocukluğumdan kalan böyle bir anımdır. Rami'nin '80 - '90 yılları arasındaki tüm erkek çocuklarının anısı.   


                                                                            İstanbul, Nisan 2018

7 Ocak 2018 Pazar

THE LIGHTER




The guy was talking with his friends while smoking a cigarette and having a beer at the same time. Instantly, a beautiful girl approached him from behind and asked for a lighter. He reached his pocket and hardly found his lighter and kindly gave it to her. The lighter was that big transparant ones which was not as stylish as a zippo and other fancy ones. He checked the girl and wanted to have a conversation. He spoke:

"These lighters are the ones which our mothers always use it to light the oven and its gas is never seemed to run dry. Therefore dear, we can assume that they are the immortal ones of the lighers' world. However, right now, it is far from its home and slowly dying as other lighters. In fact, if you have a good look at, you can see the blues in its fire and if you pay close attention, you will hear a sad melody coming from its tinderbox. Like a ney, missing its reez which it was broken away from." He finished his metaphoric tirade and agitatedly checked the reaction of the beautiful girl. But, there was no girl around. She had already left after lighting her cigarette.

Another wasted words - he said himself - had vanished in the air and took a zip from his beer. And after, his friend looked at him and said;"What the fuck are you talking about?" 


                                                                          Istanbul, January 2018

12 Mayıs 2017 Cuma

SOLUCANADAM / WORMMAN: Bir süper kahramanın absürd hikayesi / An absurde story of a superhero



English version is below

Dünya üzerinde çoğu kişinin varlığından bile haberi olmadığı bu adamin ilk ne zaman ortaya çıktığı hususunda bir kaç tartışma vardır. Jakob Nillson ki - ünlü Nematod bilimadami Lars Nillson'un biricik oğlu olurlar - " Postmodern Norse Tales " adli saygıdeğer eserinde Solucanadam'in ilk ve tek defa Isveç'in Umea şehrinde Vasaplan civarlarında dilenen Romanyalı bir çingene tarafından görüldüğü yazar. Çingeneler arasında adeta bir totem sembolüne dönüştürülen bu rivayet, ünlü yazar Nillson'a da sol el bileğine solucan dövmesi yaptırmış bu Romanyalı'nın torunu tarafından anlatılmıştır. Oysaki Alman kaynakları buna şiddetle karşı çıkmış, neredeyse tekme tokat kavgaya varacak tartışmalar patlak vermiştir.

Büyük Italyan yakin dönem tarihçilerinden Cassandra Burger - ki dünyaca ünlü inşaat mühendisi Harald Burger'in 3. eşinden kızı olurlar - günümüzde artık çok ünlenmiş " Solucanadam külliyati" adli şaheserinde bu değersiz adamın ilk kez Münih'te bir körling maçında görüldüğü hususunda ısrar eder. Gerçekten berbat bir takim olan Münchener Eislauf-Verein von 1883 e.V. 'in taraftarları tribünde adamı farkettiklerinde önce klübün yeni maskotu ve sonra da rakipten fark yemekte olan takıma " yerlerde sürünüyorsunuz ulan orospu çocukları" mesajı vermeye çalışan alelade bir taraftar sanmışlar ve ellerinde Helles biralarıyla adama tezahürat yapıp alkış tufanına maruz bırakmışlardır. Prof. Dr. Burger kitabında bu sarhoş ve kızgın taraftarların zavallı adamla fotoğraf da çektiklerini ve hatta bu fotoğrafın zamanının en boktan spor dergilerinden TZ'de yayınlandığını söyler. Ne yazık ki ünlü tarihçi tüm çabalarına rağmen ne bu tarihi fotoğrafın yayınlandığı nüshayı ne de dergi de bulunması gereken fotoğrafın negatifine ulaşabilmiştir. Bu şaheser kitapta bu fotoğrafın varlığına dair bilgi de artık bunamış o sarhoş taraftarlardan birinin ağzından aktarılmıştır.

Ikinci merak edilen ve belki de en zor açıklanacak husus ise bu solucanadamın nasıl ortaya çıktığı meselesidir. Ortaya atılan teoriler yine sadece İsveçli ve Alman otoriteleri birbirine düşürmekle yetinmiş, konunun hakkaniyetle açıklamasınından çok uzakta kalmıştır. Çünkü, bu insan seklindeki solucan ya da solucan seklindeki insan ki - kimsenin aslında adamın nasıl göründüğüne dair kesin bir fikri yoktu - çok sonraları bulunan fotoğrafta sarhoş taraftarlar arasında gri detektif montu, fötr şapkası ve gözlükleriyle  Pek tabii ki solucan kafasına benzer karanlık bir figür olarak zar zor seçilir. Ayrıca fotoğrafı çeken sarhoş taraftarın ellerinin titremesi, bu pek değerli fotoğrafı daha da belirsiz hale sokmuştur.

İki ülkeden bilim otoritelerinin fikir birliğine vardığı tek nokta insan boyundaki bu solucanın bir tür mutant olması gerekliliğidir. Zamanının Umea şehrindeki tek C.elegans laboratuvarı Nobel ödüllü Prof. Dr. Simon Tuck'ınki iken, Munih şehrinde LMU ve TUM'da olmak üzere toplam dört tane C.elegans laboratuvarı vardır. Bu akil almaz mutasyon teorisinin zaten halihazırda çılgın oluşunun yanına bir de bu belirsizlik eklenmiştir. Bilim tarihçisi ve ayni zamanda da geçmişte gazetecilik de yapmis Andreas Glomb - kendileri deha inşaat mühendisi Daniel Glomb ve pek sevilen sanatçı Aurélie K.'nın oğullarıdır- belirtilen zamanlarda bu beş laboratuvarda çalışan kişilerin listesini çıkarmış, fakat fotoğraftaki insanın kuyruğunun görülmemesi onun XX kromozomu taşıyan bir hermaphrodite mi yoksa X0 kromozomlu bir erkek mi olduğunu belirsiz kılmış, halihazırdaki listeyi daha da uzatmıştı. Ayrıca bu laboratuvarlarda bulunmuş çöpçüsünden teknisyenine komşu araştırma gruplarındaki insanların da şüpheli olabileceği olasılığı işi iyice çığırından çıkarmıştı. Bir süreliğine Akıl hastanesine yatırılan Andreas Glomb'un yerini asistanı almış fakat o da listede olan hiç bir kişinin herhangi bir sebeple ortadan kaybolmadığını ortaya koymaktan başka hiç bir ilerleme kaydedememişti.

Ünlü sosyal bilimci Prof. Metin Kalkan - 2038 Nobel Fizik ödülü adayi ünlü bilim insani Prof. Dr. Zeynep Ökten'in sevgili yeğeni olurlar çığır açan " Süper-kahramanın antolojisi " adli eserinin küçük bir bölümünde bu sefil adamdan bahseder. "Böyle bir yaratık gerçekten de var ise kalabalıklar arasında yalnızlaşan her birey gibi bir varoluş krizi içine girmesi kaçınılmazdır. Bu krizi intihar etmeden aşabilmesi için ise kendisine içgüdüsel olarak bir çeşit varoluş amacı oluşturma ihtiyacı duyacaktır ve bunun için de kendisini Jung'un arketip teorisindeki kahramanın yerine koymuş olması ihtimaller dahilindedir. Bölüm: Kahramanın varoluş serüveni, sayfa 388". Teorisini dayandırdığı tek referans ise yazılı kaynaklarda pek geçmeyen ve fotoğrafın çekildiği tarihle örtüşen bir festival söylentisidir. O günlerde geceleri Münih şehrinin semalarına üzerinde solucan figürü olan bir projeksiyonun bir kaç kez yansıtıldığı gözlemlenmiştir. Profesör Kalkan bu zavallı adamın kendisini bir şekilde süper kahraman olarak gördüğünü yazmıştır kitabına. Fakat belirtilen tarihlerde hiç bir gazete veya polis raporunda herhangi bir suçun böyle esrarengiz bir yaratık tarafından önlendiğinin raporlanmadığını da eklemiştir.

Yıllardır çözülemeyen bu solucanadam vakasının unutulmaya başlandığı bugünlerde daha geçen ay LMU felsefe bölümde doktorasını solucan adam vakası üzerine yapan Mirjam Scheffner'in - sevgili Marco ve Susanna Scheffner çiftinin torunu olurlar - yazdığı ve kendisini dünya çapında bir üne kavuşturan " Unutulmuş kahraman: Solucanadam " adlı doktora tezi herşeyi değiştirmişti. Dr. Scheffner akıl hastanesine yatırılan Andreas Glomb'un notlarından bir sayfayı okuduğunda şok olduğunu anlatır geçenlerde yaptığı bir röportajında. 10 yıl süren projesi süresince okuduğu binlerce laboratuvar defterinden birinden koparılan bir sayfa vardır Dr. Glomb'un notlarında. Çerçeveye alınan not bir genotyping deneyinin notlarının altında ufak bir yer kaplar ve yazılan iki sözcüğün de üzeri karalanmıştır.
" Elegancia " , " Captain Elegante "

Laboratuvar defterinin üzerine ismini yazmamış bu adam Prof. Simon Tuck'ın laboratuvarındandı. Çok geçmeden el yazısı analiziyle adamın kimliği ortaya çıkarıldı. Isveç, Almanya, Italya ve Türkiye'de yaşadığı tüm adreslerde yapılan aramalar sonucu artık 120 yaşına gelmiş annesinin sakladığı günlükvari notlara ulaşıldı. Ve belli ki annesi bu notları okumamıştı ya da içeriğini hatırlamıyor, onları sadece yıllar önce ortadan kaybolan sevgili oğlundan hatıra kalmış eşyalar olarak görüyordu. Dr. Scheffner röportaj sırasında bir süre durakladıktan sonra devam eder: " 120 yaşında olmasına rağmen hala dinç olan bu Türk kadını, yanımızdan bir süreliğine ayrıldıktan sonra elinde bir gazete kupürüyle geri geldi. Alev Kevser hanım yüzüme bakarak: " Oğlum nedense bu fotoğrafa pek ehemmiyet verirdi. Hatta bir kez bu kağıdı çöpe attığımda kızgınlıkla sokaktaki çöp konteynerinin içine dalmış, 15 dakika debelendikten sonra elinde bu kağıt ile pislik içinde konteynerden çıkmıştı.. Ona niye bu değersiz resme bu kadar önem veriyorsun diye sorduğumda: " Dedektif hikayelerini çok severim Anne " demişti, belki işinize yarar da oğlumu bulursunuz " dedi. Uzattığı resmi gördüğümde göz yaşlarına boğuldum. Bu Cassandra Burger'in yıllar önce bahsettiği körling maçındaki resimdi "

Son derece düzensiz tutulan günlük bazen Türkçe bazen İngilizce bazen de anlamakta zorluk çektiğimiz boktan bir Italyanca ile yazılmıştı. Okunulabilir kısımları şöyledir:

5 Şubat 2015, Umea

" A... K... !!! Noluyor ulan bana  !!! "

6 Şubat 2015, Umea

" Herhalde dün baya sarhoştum amk. O nasıl bir hayaldi öyle? Ama iyi bir kısa hikaye çıkar bundan, ne bileyim Kafkavari bir şeyler ... "

17 Şubat 2015, Umea

" DİLENCİYİ ÖLDÜRR !!!! K.UNUN DILENCİSİNİ ÖLDÜR !!!

24 Şubat 2015, Istanbul

" Allah'a şükür Eyüp Sultan'a gitmek işe yaradı. Nasıl oldu bilmiyorum ama işe yaradı! "

4 Nisan 2015, Siena

" Ota fazla yüklendim galiba. Terasta dev solucan figürü'nün ne işi vardı lan! Kodumunun Emanuele'si "

6 Nisan 2015, Umea

" Aklımdan çıkmıyor lanet olası ! O lanet dilenciyi bulmam gerekiyor! "

28 Mayıs 2015, Umea

" Evet! Kesinlikle her şey benim hayal ürünümdü. Her şey!!! Bir şekilde sarhoş bile olmamama rağmen herifin bileğindeki solucan dövmesini hayalgücüme katmış, böyle bir fantazi oluşturmuşum. Sadece biraz dinlenmem gerekiyordu. Istanbul'a döndüğümden beri hiç bir değişiklik yok. Çok iyi... ohhh ! Allah'a şükür!!! "

 17 Temmuz 2015, Istanbul

" Alev Hanım'a solucan mevzusunu anlatmadığım çok iyi oldu. Ya ilacı arttırır ya da tımarhaneye yollardı alimallah. Sıkıntı yok. Sıkıntı.... Yok ... Tahtaya vur.... Tahtalara vur / Dağlara taşlara / Yanarsa yansın / Dünya aşktan ... Kimindi lan bu şarkı ?

6 Kasım 2016, Münih,

" WURM !! WURM !! WURM !! O lanet taraftarların sesi aklımdan bir türlü çıkmıyor... Bu rüya hayal falan değil bu gerçek... Allah'ım bu GERÇEK!!! "

13 Kasım 2016, Münih,

" Evet. Her akşam tam saat 7'de istisnasız bir şekilde bir dev C. elegans'a  dönüşüyorum. Fakat bu nasıl mümkün olabilir ki ? Allah'ım delireceğim!!! Demek ki bu iş İsveç'te başladı. Rsks-1 tamam developmental bir mutasyon ama kardeşim bu nasıl olabilir !!! Hem ... hem sma-3, dpy-7, lon-1, lon-2 da breed size'a etki eden genler ama bu imkansız! Nasıl olabilir Allah'ım ?! "

15 Kasım 2016, Münih

" Artık nasıl olduğu hakkında kafa patlatmanın manası yok. Bir şekilde oldu bu boktan iş. Apartmandaki yaşlı adam da neredeyse mortu çekiyordu. Belki de öldü, neyse iyi ki ambulans çağırdım. Şimdi ambulans geldi. 7'den sonra insan içine çıkmamam lazım. "

16 Kasım 2016, Münih,

" Adam ölmüş. Zerre almanca bilmememe rağmen sırf herifin iyi olup olmadığını görmek için dairesine gittim. Kalp krizi dedi torunu. Ne güzel de bir torunu varmış adamın. Hüzünle kaplanmasına rağmen yine de yaşam dolu insana huzur veren bir tatlı gülüş. Keşke biraz daha erken gitseydim, apar topar çıkmak zorunda kaldım. Ah Malene, ne kadar da güzel gülüyordun. "

" Talihimi s... ! Daireme geldi, kapıyı açamadım tabii ki. Bir süre sonra gelip o notu bıraktı. 40 yıl sap gezdikten sonra böyle güzel tatlı bir kız... Cenazeye davet etmiş. Nasıl gidebilirim ki? Hem gitsem ya sonrası ?... "

29 Kasım 2016, Münih

" Tüm samimiyetimle inanıyorum ki , hayatta yaşanan en küçük bir şeyin bile gerçekleşme sebebi var. Bu yüzden, kesinlikle, sadece öylesine kendi kendime sebepsiz ortaya çıkmış olamam. Tüm bunların bir sebebi olmalı. Kimse boşu boşuna her akşam saat 7'de dev bir C. elegans'a dönüşmez. Dönüşmemeli! Düşünsenize, bundan 5 bin sene evvel ortaya çıksaydım, büyük şairler benim hakkımda lirik hikayeler yazarlardı. Belki de tüm insanlığa ilhamlar verirdi bu hikayeler. Peki ya orta çağ ? Tarkovski'nin Stalker'da Yazar'a söylettiği gibi ortaçağ'da yaşamak ilginç olurdu. Her evin ayrı bir canavarı, her kilisenin ayrı bir Tanrı'sı vardı. Bugünse, eğer bir Üniversite'ye  gidip, kendimi ortaya çıkarırsam, bunun nasıl olduğunu araştıracaklar, beni kesip biçecekler, ardındaki asıl neden'i hiç düşünmeden... Hayallerimizi kaybettik bilim, mantık ve realite uğruna.
BİR AMACIM OLMALI !!!

1 Aralık 2016, Münih

" Neden olmasın? Neden olmasın ki ? Tüm o çizgi romanlar, süper kahramanlar,  modern çağımızın mitolojiler değiller mi?

3 Aralık 2016, Münih

" Biraz zor oldu ama korkuluğu yaptım evde. Bu göt kadar yerde korkuluğu çok rahat yere devirebiliyorum. Fakat bu tekniği canlı birilerinde de denemem gerekiyor!

4 Aralık 2016, Münih

" Evsiz herifi devirmem baya kolay oldu. Altına zıçtı pezevenk :) İyi ki bu işi Tierpark'ta yapmak aklıma geldi. Kimse evsiz herifin anlattığı hikayeye inanmaz. Anca hayvan bahçesinden kaçan dev yılan gibi bir şeyi arayıp dururlar. Ahaha ! İşe yarıyor !!! Evet dünya ! Elegancia ile tanışma vaktin geldi! Ya da Captain Elegant mı demeliyim kendime ? Yok yok Elegancia daha iyi. Evet...

10 Aralık 2016, Münih

" Baya para harcadım ama değdi. Şehre beş tane projektör yerleştirdim. Bir iki suçluyu kıskıvrak yakaladığım anda tüm dünya Elegancia'nın kim olduğunu öğrenecek ! Münih artık daha güvenli bir yer !!!

12 Aralık 2016, Münih

" Beş kez yansıttılar, beş yardım çağrısı! Hiç birine yetişemedim ! Ne boktan bir fikirdi! Sürünerek nasıl iki kilometre uzağa yetişebilirim ki ? Keşke Drosophila üzerine çalışsaydım! Lanet olsun! Lanet olsun!!!

13 Aralık 2016, Münih

" Her şey manasız, yaşamın hiç bir amacı yok !

24 Aralık 2016, Münih

" " Absurde " başka kendimi, varoluşumu nasıl tanımlayabilirim.Yine de hayat çok güzel ve yaşamaya değer. Son bir haftadır C.elegans'a dönüşme periyotlarım düzensizleşti ve git gide azalıyor. Dün önce kadim dostum Alperen ve gecesinde Münih'teki dostlarım Harald ve Daniel ile harika vakit geçirdim. Evet, Albert Camus haklıydı:
" Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir " "

4 Ocak 2017, Istanbul

" 3 gündür C. elegans'a dönüşmüyorum. Ahahah ! Ama hayır, hiçbiri hayal değildi  fakat sanırım bitti. Laboratuvar'dan uzaklaştığım anda bu lanet olay artık bitti! Allah'a şükürler olsun!

16 Şubat 2017, Istanbul

" Yeniden başladı, önce yine sadece saat 7'de dönüşmeye başladım. Sanırım sonraki gün ise 7'yi bir geçe ve sonraki gün iki geçe. Her gece bir bahane uydurup evden kaçıyorum. Artık ailemle birlikte kalamam, artık insanların içinde kalamam. Hiç bir zaman seveceğim bir eşim olmayacak, çocuklarımın büyümesini gururla izleyemeyeceğim. Torunlarım olmayacak.  Anladım ki topluma ait değilim. Kuzeye gideceğim, olabildiğince kuzeye. Hiçbir insanoğlunun olmadığı yerlere.
Bu notları sevgili anneme bırakıyorum. Biliyorum ki bunları hiç bir zaman okumayacak. Belki de gün gelir birileri bunlara ulaşabilir. Hikayemi insanlar okuyabilir.

Elveda "

 Dr. Scheffner, kitabında Dinçer Inan'ın ailesine Münih'e geri döneceğini söyleyip şehri terkettiğini yazar. Sonraki yıllarını Inan'ı neredeyse kuzey kutbuna kadar gidip onu her metrekareyi arayarak geçirir. Onu bulamaz.

Solucanadam kuzeyin karanlığında izini kaybettirmiştir ve belki de aradığı huzuru ve mutluluğu bulmuştur.

                       
                                                                                                Istanbul, Mayıs 2017


English version:

There is some debates about how this man, - which most people in the world are not even aware of, - has emerged. Jakob Nillson - the only son of the famous Nematode scientist Lars Nillson - in his respectable work "Postmodern Norse Tales" writes that the Wormman is first and only once seen by a Romanian gypsy man, begging in Vasaplan in the city of Umea. This hearsay which has transformed into a totem symbol among the gypsies, is told to the famous writer Nillson by the grandson of this Romanian, who made a worm tattoo on his left wrist. However, the German resources strongly opposed to it, and almost violent debates had erupted between Svedes and Germans.

Cassandra Burger, the greatest Italian late-historian which is the daughter of the world-wide famous civil engineer Harald Burger from his third wife, insisting that this insignificant man is seen for the first time in a curling match in Munich in her masterpiece so-called "Wormman Oeuvre "which now highly acclaimed. When the fan of a really awful team, Münchener Eislauf-Verein von 1883 eV.  noticed the man in the tribune, they first thought of this man as the new mascot, or as an ordinary fan of this lousy club who was giving the message to the team saying "you are crawling on the floor, you, sons of bitches", and Helles in their hands they cheered for him loudly. Prof. Dr. Burger says that these drunk and angry fans had taken photograph with the poor man, and even that photograph was published in TZ, one of the most crappy sports magazines of his time. Unfortunately, despite all the efforts of the famous historian, neither the copy of this historical picture nor the negative of the picture that should be included in the magazine, has been found. In this masterpiece book, the information about the existence of this photo is conveyed from the one of those drunken fans who is now demented.

The second wondering and perhaps the most difficult thing to explain is how this Wormman had came into the existence. The theories that have been laid out again are confined only to set Swedish and German authorities against eachother, and they are far from explaining it fairly, since there was no definite idea of how this human in a worm form or a worm in human form actually looked like. In the photograph which has been found afterwards, he appeared with gray detective jacket, feather hat, and glasses between many of these drunken supporters. Surely, with the dark image of resembling a worm's head which is hard to choose. Besides, the quivering hands of the drunk supporter who take the photograph, makes this much precious picture even more obscure.

The only point that science authorities in both countries have reached in consensus is the necessity of this human to be a kind of mutant. The only C. elegans laboratory in Umea at the time was Nobel Prize-winning Professor. Dr. While Simon Tuck's research group and there are four of C. elegans laboratories in Munih, including the LMU and the TUM. This uncertainty has been added into the already crazy nature of the theory of mutat human-worm. Andreas Glomb, a historian of science and a journalist in the past who is att he same time is the son of genius civil engineer Daniel Glomb and the most  respected artist Aurélie K. - has catalogued of the people working in these five laboratories, however, since the unappearence of the man's tail in the photography, made unclear whether he was a male with X0 chromosome or she was an hermaphrodite, This fact extended the current list even further. Besides, the possibility of the neighbour people which are technicians or even janitors in the research facilities being suspicious for being the Wormman, made the listing job even more difficult. Andreas Glomb, who was admitted to the Mental Hospital for a period of time, was assisted by an phD student, but the assistant had made no further progress except by showing that no one on the list had ever disappeared for any reason.

Famous sociologist Prof. Metin Kalkan - which is the nephew of 2038 Nobel Prize for Physics awarded Dr. Zeynep Ökten, talks about this miserable man in a small part of his work entitled "The Anthology of the Super-heroes", which marked an era. "If such a creature really exists, it is unavoidable that in order to deal with an existental crisis like every individual who becomes isolated among the crowd, and in order to be able to transcend this crisis without committing suicide, he will need to instinctively form a kind of existental purpose for him, and for this he will replace himself with Jung's hero in archetype theory. Chapter 13 : The hero's adventure of existence, page 388 ". The only reference based on his theory is a incoherent festival ritual which is not such mentioned in the literature that overlaps with the date of the photographs. In those days, it was observed that a projection of the worm figure on the nights of the Munich and it was projected several times on the cloudy sky. Professor Kalkan stated that this poor man considered himself as a superhero somehow. Yet, he included that no newspaper or police report on any given crime was reported to has been prevented by such a mysterious creature.

Nowadays, this solitary wormman which has been forgotten for many years now,  Howver, the thesis entitled as "Forgotten hero: Wormman",  is published last month by Mirjam Scheffner who is the grand-daughter of beloved Marco and Susanna Scheffner and made her doctorate on the Wormman in the LMU philosophy department, changed everything. Dr. Scheffner in a recent interview tells that she was shocked when she noticed a page from the notes of  Andreas Glomb, who was admitted to the mental hospital for a while, There is a page in Glomb's notes from one of the thousands of lab books which he read during the 10-year-long project. The note taken on the frame takes a little space under the notes of a genotyping experiment, and the two words that are written and after are blacked out by the writer.

"Elegancia", "Captain Elegante"

This man who did not write his name on the lab notebook, was from Prof. Dr. Simon Tuck's lab. Soon the man's identity was revealed by handwriting analysis. The search for all the addresses in Sweden, Germany, Italy and Turkey has reached to the Wormman's diary which had been kept by his mother at her 120th age. Obviously, his mother had not read those notes or doesn't remember its content. She only considered these dairy as memorable items from her beloved son, who disappeared years ago. Dr. Scheffner continues after a while in the interview: "This Turkish woman who is still vigorous despite her age of 120, came back with a piece of newspaper in her hand after she had left us for a while." Mrs Aleve Kevser looked at my face and said: "My son cared about this photo very much. Even once I threw this paper into the garbage container in the street,. with a grand anger , he dived into the garbage container in the street and after struggling for 15 minutes, he got out of from the container with this paper with much dirt on him.. I asked why you care so much about this worthless picture: He said by trying to hide his blues "I love Detective stories very much" Maybe you will benefit from this notes and will find my son.When I saw the picture I extended, I was burst into tears.This picture was the photoghraph from the curling match, Cassandra Burger mentioned years ago. "

The diary was very irregular and sometimes difficult to understand since terrible handwriting. The readable parts are as follow.


February 5th 2015, Umea, 

" Shit !! Fucking shit!!! What the fuck is happening ?!! " 

February 6, 2015, Umea

"I suppose I was drunk yesterday, what kind of dream was it?" But it could be a good short story comes out of it, maybe a kafkaesque thing ... "

February 17, 2015, Umea

"KILL THE BEGGAR !!! KILL THE FUCKING BEGGAR !!!

February 24, 2015, Istanbul

"Thank God, it was useful to go to the Eyüp Sultan. I do not know how, but it worked!"

 April 4, 2015, Siena

"I think I was really high, what the hell was the giant worm figure in the terrace !" God damn it Emanuele ! "

April 6, 2015, Umea

"I gonna lose my mind damn it! I have to find that fucking beggar!"

May 28, 2015, Umea

"Yes, it was all my imagination Everything !!! I wasn't even drunk, but I have created a fantasy with the worm tattoo on the gypsy's wrist, I had just need to get rest a little bit. There is no transformation since I returned to Istanbul. ... ohhh! Thank God! "

July 17, 2015, Istanbul

"It was very good that I did not tell the Alev Hanım about the worms, or they were going to the mental house. There is no trouble ... Trouble .... No ... "

November 6, 2016, Munich,

" WURM! WURM ! WURM ! The voice of those damn fans does not come out of my mind in a way ... This dream is not a dream!  it is real ... God ! it is this REAL !!! "

November 13, 2016, Munich,

"Yes, every evening I am transformed into a giant C. elegans without exception at 7:00 pm, but how is that possible? I will go crazy! This has been started in Sweden, All right, rsks-1 is a devolepmental mutation , but my friend! how could it be ?!!! ... And, and  sma-3dpy-7lon-1lon-2 which are the genes that affect breed size. But this is impossible!

November 15, 2016, Munich

"There's no reason to think over how it did happen now, Somehow, this shitty thing had happened.  and the old man in the apartment had almost kicked the bucket. Maybe he's dead. It was clever that I called the ambulance now.

November 16, 2016, Munich,

"The old man is dead. Evenhough, I do not speak German, I went to the house to see whether he was ok," The heart attach " said his granddaughter, what a beautiful grand-daughter!  a sweet smile that still gives life to a man even it is covered with the sadness. I only wished that I had visited there early,I had hastly departure. Ah Malene, how nice you laughed. "

She came to my flat after and I could not open the door! After a while and then she left the note. After all those years, such a beautiful sweet girl ... She invited me to the funeral.
How can I go?.. "

November 29, 2016, Munich

"I believe with all my sincerity that even the smallest thing that ever passed has a reason to happen, so I certainly can not just become out on my own for no reason at all. If I had come to existence 5,000 years ago, great poets would write lyrics about me and maybe those poems and stories would give the inspiration to all humanity. What about the middle-age ? As Tarkovski told in his film " Stalker" the Writer says: "  It would have been interesting to live in medieval times, Each house had a separate monster, each church had a separate God". Today, if I go to a University and reveal myself, They will investigate by cutting me off without thinking the main reason behind of it. We lost our dreams for science, reason and reality.

I MUST HAVE A PURPOSE  !!!

December 1, 2016, Munich

"Why couln't it be? Why not? Are not all those comic books, superheroes, modern mythology?

December 3, 2016, Munich

"It was a bit difficult, but I made my strawman at home, I can take the strawman down in this small place but I also have to try this technique on living people!

December 4, 2016, Munich

"It was so easy to take the homeless man doen. He shit in his pants :) It was a good idea doing this at Tierpark, no one believes the story the homeless tells, and they will just keep looking for something like a giant snake that ran away from the zoo. Hey world !!... It's time to meet "Elegancia" !! or Sould I call myself a  "Captain Elegant"? No, no, Elegancia is better.

December 10, 2016, Munich

"I did spend much money, but it was worth it. I set five projector in the city. If I caught a few criminals and the whole world will find out who Elegancia is!

December 12, 2016, Munich

"Five reflections, five calls of help! I could't not catch up anyone! What a crappy idea! How can I grow up two kilometers away by crawling? I just wish I worked on Drosophila! Damn it!

December 13, 2016, Munich

"Everything is meaningless, life has no purpose at all!

December 24, 2016, Munich

"" Absurde "is how I can define my own existence. Nevertheles, the life is very beautiful and is worth living. My transformation into C.elegans became irregular in last week and it is getting less and less everyday. Yesterday, I had splendid time with my old friend Alperen during the day and and with my dear friends in Munich, Harald and Daniel during the night. Yes, Albert Camus was right:
"Life is meaningless but worth living" "

January 4, 2017, Istanbul

"3 days! I haven't turned into C. elegans.  Ahahah ! But no, none of it was a dream, however, I think it's over I'm away from the lab and this damn thing is over! Thank God !

February 16, 2017, Istanbul

"It started again, I started to transform again at 7 pm! I think  the next day, it was at one pass seven and the day after at two pass seven. I make up an excuse every night and run away from home. I can not stay with my family any longer, I can't live with the humans anymore. And it appears that I will not have a wife to love, I can not proudly watch the growth of my children, I will not have any grandchildren. I do not belong to the society. I will go north, as far north as possible.
I leave these notes to my dear mother. I know she will never read them. Maybe the day comes and some of them could reach this notes and the people will know about my story and it will inspire them.

Farewell

"

 Dr. Scheffner writes in his book that Dinçer Inan left the city saying to his family that he would return to Munich. In the following years, she spends her all time to follow Inan in the north pole and search for him every square meter. And yet, she couldn't not find him.

Now our mighty Wormman has vanished without a trace in the darkness of the north, and perhaps he has found the peace and happiness he always persuaded for.

                       
                                                                                        Istanbul, May 2017





31 Mart 2017 Cuma

BE CAREFUL WHAT YOU WISH FOR


Once upon a time, there was a man who called himself a fugitive.
He committed absurd crimes and spent his life escaping from the law.
One day he forged a fake 15 euro banknote for no reason,
And paid a hotel room for a night.
In the morning the policemen stood at the hotel room's door.
The detective always chasing him pounded the door firmly and roar,
"I know you are in there, my friend, this time you will pay the price of your crime."
The man replied greedily,
" Haha! you fucking cops, you will  never catch me alive."
When the cops broke the door, the man quickly ran to the bathroom.
But there was a problem of course:
No other outlet in the bathroom except a small ventilation hole.
When the cops started breaking the door of the toilet,
He cried and prayed to the God:
"What if my God turned me into a little insect that I could escape from that small hole".
When the policemen broke the bathroom door,
There was no man except a shit bug on the floor.
The angry cop cried out,
"Where the hell is this son of a bitch ?"
He gasped and with a ferocious anger,
Squeezed the disgusting bug on the ground.

                                                             Munich, March 2017

2 Mart 2017 Perşembe

BIR KIS GECESI HOSTEL'DE / A WINTER NIGHT IN AN HOSTEL


Türkce:
 (English is below)

Houtbahnhof tren istasyonu yakinlari,  Hakerbrücke semti,
Manninger Hoteli, Oda 209,
15. gece,
saat: 23:11


Dün gece kucuk kasvetli odamda yalnizdim. Saat 11'i vurmus ve daha kimse odama gelmemisti. Anlasilan bugün de kimse gelmeyecekti. Derhal bir dus aldiktan sonra pencere kenarindaki yatagima uzandim. Önce cep telefonumdan film izlemeyi düsündüm fakat metro'da okumaya basladigim kitap önemli bir yerinde kalmisti. Ufak isigi acip yorgani üzerime cektim ve huzur icinde kitaba kaldigim yerden devam etmeye basladim.

" Merano, 31 Mayis 1920"
 Sevgili bayan Milena, gün o kadar kisa ki, sizinle ve birkac ufak tefek isle gecip sona eriyiveriyor. Gercek Milena'ya yazacak birazcik bile zaman yok, cünkü daha da gercek olani bütün gün buradaydi, odada, balkonda, bulutlarda...

Tam kitabin dünyasina girmis, kendimi otel odasinda oturmus masasinin basinda güzel Melena'ya mektup yazan Kafka gibi hissederken, odanin kapisinin tikirtisini duydum, biri geliyordu. Gelen herifin öbürkü odayi secmesini ya da benim odaya gelecekse de tas gibi bi hatun olmasini dilerken, iceri zebellah gibi bir herif burnundan soluyarak girdi. Adam gercekten de agzi yokmuscasina burnundan soluyor arada da burnu düdük gibi ötüyordu. Selamsiz sabahsiz odadaki iki ranzayi didik didik kontrol etti ve bana kirik bir Almanca'yla bir seyler söyledi. Almanca "Almanca bilmiyorum " dedim, ayak ucumdaki diger yatagin cekmecelerini gösterip Almanca bir seyler söylemeye devam etti. Kelimelerinin arasinda burnu hala düdük gibi ötüyordu. Adam siktir olup gitsin diye Italyanca "yatak dolu" dedim. Bana bir süre bakti ve yine Almanca bir seyler söyleyip cekmecedeki her haükarda baska birine ait olan torbayi cikartti ve bana gösterdi. Adamin davranislari beni rahatsiz etmeye baslamisti. Bu sefer güzel Türkcemizle " Yatak dolu iste orospu cocugu ! " dedim. Iri yari adam galiz sözlerimin üzerine bana saskin gözlerle bakti. Gergin bir sessizlikten sonra herif Almanca olmayan baska bir dilde birseyler geveledi ve diger torbayi cikardi.. Acikca söylemek gerekirse herife sövdükten sonra hafif tirsmistim ve bu hayvan herife karsi tek bir sansim bile yoktu. Dik gri sacli, Slav görünüslü ve yamuk Leh kafasina sahip bu herif cantalarini birakip öbür odaya gecti. Biraz rahatladim. Sagi solu belli olmayacak bu herif ayni zamanda biraz icki de kokuyordu. Fakat adam dakika gecmeden geri döndü ve yine Almanca bir seyler geveleyip elindeki bir baskasina ait torbayi öbür cekmeceye aktarip kendi torbasini oraya bana gösterdigi cekmeceye koydu. Adam bedeninin her hareketinde oflayip pufluyor, Leh'ten cok Bulgarlara benzeyen kucuk burnu koca vucudunu besleyecek yeterli oksijeni cigerlerine cekemiyordu.

Adamin bu ufacik odadaki her hareketi beni gerim gerim geriyor, okudugum kitaptan bir sik anlamiyordum. Iri kiyim herif sonunda esyalarini cekmeceye yerlestirdikten sonra, inleyerek pantolonun cikartti ve sonra don  atlet sik kadar odada fütursuzca volta atmaya basladi. Okudugum kitapta Kafka'nin mektuplarinda Melena'ya düzdügü dolayli övgülerini okuyup büyük yazarin abazanligina odaklanmaya calisirken, herifin koyu yesil donu buna engel oluyor beni yillar evvelki hatiralarima götürüyordu. Sütlüce askeri subede, liseden kadim dostlarim Erdem ve Yasin ile don gömlek dimdizlak kaldigimiz yoklamadaki saglik kontrolü sirasinda koyu yesil donuna corap doldurmus asiri killi adam, karsimdaki herifin yerini aliyor, adami arkasindan beyaz uclari sararmis bebek bezi gibi duran donuyla Yasin ve onu gri boxeriyla Erdem takip ediyordu. Gerginlikten neredeyse ciglik atacakken, herif yine burnundan soluyarak tam yanimdaki banyoya girdi. Icerden gelen musluk sesinden adamin klosete inleyerek oturmasina kadar  herseyi son derece belirgin bir sekilde duyabiliyordum. Adam cok gecmeden ikinarak catir catir sicmaya basladi. Tuvalet suyuna dusen boktan anladigim kadariyla adam keci gibi kesik kesik siciyordu. Bundan adamin uzun bir sure birsey yemedigi sonucunu cikarttim. Heriften gelen icki kokusunun da aslinda acliktan gelen agiz kokusu olduguna kanaat getirip biraz olsun rahatladim. Adam sicmanin üzerine uzun bir dus alip, banyodan cikti ve direk yataga girdi. Bir süre bir saga bir sola döndükten sonra horlayarak uyumaya basladi. Odaya rahatsiz edici bir koku yayiliyordu. Adamin kulaklari sagir edecek bu horlamasindan Kafka'ya yine konsantre olamiyourdum. Hizlica sigara sarip, montumu sirtima gecirdim ve coraplarimi giymeden ayakkabimi giyip asagi sigara icmeye koyuldum. Kuskusuz montum ve altimdaki mavi cizgili ince pijamam bir kontrast olusturuyordu. Fakat hic bir sey sikimde degildi artik. Herifin tam suratina vuran isigi acik biraktim. Bu adama rahat bir uyku cektirmeyecektim. 

Hotel'in kapisinin önünde karsimdaki eski fabrikanin bacasindan tüten dumani izleyerek yavasca sigarami ictim. Sigara bittikten sonra icerdi girdim ve merdivenleri yavasca tirmanmaya basladim. Odalarin oldugu kirmizi halili holden yavasca ilerleyip koridordun sonundaki odama girdim. Adamin hunharca horlamasi daha kapinin disindan duyuluyordu ve icerdeki koku artik daha da belirgindi. Evet, safra kokusuydu bu. Igrendim, ama yine de montumu ve ayakkabilarimi cikarip yataga uzandim. Ayaklarim corapsiz ayakkabi giydigim icin kesif bir sekilde kokuyordu. Zevkle ayaklarimi iyice herifin burnuna dogru uzattim. Kitabi actim ve bos gözlerle kaldigim sayfaya baktim. Fakat icerdeki koku ve adamin horlamasi artik iyice dayanilmaz olmustu. Bunun üzerine, kitabi elimden birakip, kafami dagitmak icin cep telefonundan internete girdim. Adam bir süre sonra horlamayi kesti ve panikle Macarca uykusunda mirildanmaya basladi! " ... oga saab.. Gatten zaakson, dezonva memet ... Aiptomaa " ve sonra Türkce dublajla " Kayzer Soze ! Kayzer Soze !!! " diye  haykirdi! Ve sonra tekrar dayanilmaz bir sekilde horlamaya devam etti. Inanilmaz korkmustum ve artik dayanamiyordum. Montu, bavulu kitabi, birakip diger odaya gectim ve odadaki temiz havayi icime cektim. Sag ranzanin alt yataginda üstü ciplak bir adam sirti bana dönük uyuyordu. Tüm perdeleri kapatip, cam kenarindaki yataga gectim. Sasilacak derecede hizla uyuya kaldim.

Sabah 7 gibi uyandigimda diger ranzadaki adam ortadan kaybolmustu. Montumu cantami almak icin kendi odama gectim. Safra kokusu hala tüm hasmetiyle yerindeydi fakat herif ortada yoktu. Yastigi ters dönmüs carsafi iyice dagilmisti. Yatagin üzerinde ufak siyah bir bavul vardi. Herifin bavuluydu bu. Yaklastim. Bavulun üzerinde kücük bir not vardi.

Türkce:  

" Sevgilerimle, Kayzer Soze "   

                                                                                           Munih, Mart 2017

In English:



Close to the Houtbahnhof railway station, the Hakerbrücke neighborhood,
Manninger Hotel, Room 209,
On the 15th night,
At 23:11


I was alone last night in a little dreary room. The hit 11 o'clock and no one came to the room. I guess no one will be here tonight. After I got a shower right away, I stretched myself to the bedside window. First, I thought I would watch a movie on my mobile phone, but the book I started reading on the subway was in an important lines. I turned the little light duvet on and continue from where I left the lines in peace.

"Merano, May 31, 1920"
 
My dear lady Milena, the day is so short, that it passes  through with you and a few small things and end up to the end.
There is not even a little bit of time to write to the real Milena, the more real you  was here all day, in the room, on the balcony, in the clouds ...

When I entered the world of the book, I felt like Kafka, who wrote a letter to the beautiful Melena at the table sitting in the hotel room, then I heard the door of the room peeping, someone was coming. 
I wish the guy coming choses the other room or if the person will sleep in my room, I hoped that it would be a smoking hot lady. Instead a person like zebella entered in by breathing in his nose. The man breaths in his nose like he has no mouth and sometimes his nose was whistling like a pipe. Without saying an hello, he checked the two ranzas in the room and the drawers below and then told me something with a broken German. I replied "I do not speak German" in German, He continued to speak things in German, showing other bedside drawers. His nose still sounded like a whistle among his words. I said " the bed is occupied" in Italian and French so he can get the fuck out of the room. He looked at me for a while and again he said something in German and he pulled out the bag that belonged to one of the others and showed it to me. The man's behavior is starting to make me feel uncomfortable. This time I spoke in my lovely Turkish "the bed is full, son of a bitch!" He looked at me with a confused eyes on my vulgar words. After a nervous silence, the guy whimpered on a different, non-German language, and put out the someone else's bag from drawer and showed it to me. To put it bluntly, I was little wimped out after my Turkish vulgar words, since I had no chance in a fight against this animal. This guy with a steep gray hair, Slavic appearance, which has a crooked Polish skull left his luggage and went to the other room. I was a little relieved. This guy, who seems temperamental, smelled a little drunk at the same time. But the man came back a minute later, and he put on a murmur of German words again, transferring the belonging to an other man in his hand and showing his own bag to me there. The man was breathing a sigh and puffing in every move of his body, the his small nose, which looks like Bulgarian not like big Polish nose, could not afford enough oxygen to feed the his body.

Every move of this fucking man in this small room, made me nervous. After he had put the pieces in the drawer at last, he moaned, and took out his trousers and started to walk around in the room. I became even more nervous and I couldn't understand a word in the book while reading the indirect praise of the flatness to Melena, and trying to focus on the great writer's abhorrence. His dark green underwear makes me remember the previous few years. In Sütlüce military subordinate, during the military health check which we were almost naked just with our underwear with my long time pals, Erdem and Yasin and of course the wierd hairy guy wearing dark green underwear filled with socks, and Fenerbahce - Galatasaray match be reflected on the huge wall. In the absurd vision of mine, that wierd guy with full of hair in his body was replacing the waling man in my room and Yasin was following him with his white classic underwear and Erdem with his grey boxer following behind. I was almost going to scream out of my nervousness the guy was still breathing in his nose and he entered the bathroom at my side. I could hear everything in the bathroom. The sound of the water tap and the groaning sound of the man sitting on the closet. I removed the result that the man didn't eat for a long time. I felt relieved the nicky snell from the guy was foul breath out of hunger and I relax little bit. The man took a long shower on the stick, and come out from the bathroom and then went straight to his bed. He turned his right and his left for a while and he fell a sleep and started to snore like hell. Then a disturbing smell spreaded in the room. I couldn't concentrate on Kafka again with his snore which could make my ears be deaf. I rolled my cigarette, wore my coat and I put on my shoes without wearing any socks. No doubt the long detective coat and the blue striped pajamas underneath were a contrast. But I dind't give a fuck anymore. Before, I left the room, I arranged the bright little light out of the guy's face. I would not let this guy get a good night's sleep. 

In front of the hotel's door, I watched the smoke coming from the old factory across the street, smoking slowly. After the smoking was over, I walked in and started climbing the stairs by taking my time. I went to the room at the end of the corridor with red carpet on the ground.  The guy's brutal snoring was heard from the outside of the door and the smell in the inside was even more pronounced. Yeah, that was the smell of bile. I nausated, but I still proceed to my bed and took of my detective coat and my shoes. My feet smelled strongly since I wore no shoes. With pleasure, I stretched my legs straight into the nose of the man. I opened my the book and stared at the page. But the bile odor and the brutal snoring were no longer tolerable. On top of that, I left the book away and entered the internete on the mobile phone for letting all hang out. After a while the man snored and got panicked in his sleep and started to murmur in Hungarian "... oga saab .. Gatten zaakson, dezonva memet ... Aiptomaa" and then with the Turkish dubbed "Kayzer Soze! Kayzer Soze !!!"! he shot out in his sleep! And then he continued to snatch again on an unbearable scale. was so unbelievably frightened and I could not stand it anymore. I left and went to the other room and inhaled the clean air in the room with great joy. A half naked man was sleeping facing his back to the room on the ranza in the left. I closed all the curtains and went to the side of the window. Then I fell a sleep quickly at the suspect level. When I woke up like 7 in the morning, the half naked guy had already left. I went to my own room to get a canteen. Bile odor was still at his disposal, but he was not there. The cushion was turned over, and the scheet was scattered. There was a small black suitcase on the bed. I approached. There was a small note on the suitcase.

In Turkish; it was written:

"Sincerely, Kayzer Soze" 


                                                                    Munich, March 2017